Dr. Osman Cuma Dumeyriyye
Suleyman Musellem el-Haraş
İmam Beğavî'nin Hayatı
İmam, hafız, fakih, müçtehid, muhyissünne, Ebû Muhammed el-Huseyn İbn Mesud İbn Muhammed el-Ferrâ el-BeğavîŞafiî'dir. Ruknuddin lakabını almıştır.
Allah'ın yüce kitabına ve nebisinin sünnetine hizmet etmişâlimlerdendir. Bunlarla ilgili ilimleri öğrenmeye ve öğretmeye, bu ilimlerin hazinelerini ortaya çıkarmaya ve bu ilimlerle ilgili eserler telif etmeye kendisini vermiştir.
"Beğavî” ismi kendisine Horasan'da Merv ve Herat arasında ‘Bağ' veya ‘Bağşur' denilen beldeye nisbetle verilmiştir.[1]Ayrıca Kürk alıp sattığı için kürkçü anlamında olan "Ferrâ” ismiyle de anılmıştır.
Doğum Tarihi:
Hayatını aktaran eserlerde doğduğu yıl ile ilgili bilgi verilmemektedir. Sadece Yakut el-Hamevi ‘Mucemu'l-Buldan'da Hicri 433 yılında doğduğunu söylemiştir. Ancak ez-Zirikli ‘el-A'lam'da Hicri 436 yılında doğduğunu söyler.
Vefatı:
Hicri 516 yılında şevval ayında Horasan bölgesinde bir şehir olan Mervurruz'da yetmişli yaşlarında iken vefat etmiş, Şeyhi KadıHuseyn'in yanına defnedilmiştir.
Akidesi:
İmam Beğavî, Kitap ve Sünnet'e bağlı kalan selefi salihin imamlarındandır. İtikad konularında, özellikle de Allah'ın isim ve sıfatlarıyla ilgili konularda Ehli Sünnet âlimlerinin metoduna bağlı kalmıştır. Bununla ilgili bazı örnekler verelim: Müslim'in kader konusunda "Allah'ın kalpleri istediği gibi çevirmesi” bâbında[2]rivâyet ettiği hadisle ilgili olarak şöyle der:[3]
"Hadiste zikredilen parmak ifadesi Allah'a ait bir sıfattır. Kitap ve sünnette Allah'ın sıfatlarıyla ilgili olarak bu kabilden zikredilen her şey bu şekilde kabul edilir. Örneğin nefs, vech (yüz), ayn (göz), yed (el), ricl (ayak), el-ityan ve el-mecî (geliş), en-nüzûl (dünya semasına inişi), el-istiva (Arş'a istiva etmesi), ed-dahk ve'l-ferah (gülmek ve sevinmek) ve zikredilen bu gibi şeylerin hepsi Allah'u Teâlâ'nın sıfatlarındandır. Vahiy yoluyla bunlar bize ulaşmıştır, bunlara iman etmek, bunları zahirleri üzere, olduğu gibi, te'vil[4]etmeksizin, teşbihte[5]bulunmaksızın, Allah'ın hiçbir şeyde yaratılanlara benzemeyeceğine, zatı yaratılmışlara benzemediği gibi sıfatlarının da onlara benzemeyeceğine inanarak kabul etmek vâciptir. "Onun benzeri yoktur, o semi' (işiten)dir, basir (gören)dir.”
Ümmetin ilkleri ve Ehli Sünnet âlimleri bu yol üzere yürüdüler. Allah'ın sıfatlarını olduğu gibi kabul edip iman ettiler, te'vile ve temsile[6]sapmadılar. Bu sıfatların hakikatini bilmeyi ise Allah'a havale ettiler” der ve bu konuda Ehli Sünnet âlimlerinin sözlerini aktarır.
Beğavî'nin biyografisini yazan âlimlerin söyledikleri de bu doğrultudadır. İbn Şehbe, "et-Tabakâtu'ş-Şafiîyye”de[7]onun hakkında şöyle der: "Alim, ilmiyle amel eden ve selef âlimlerin yolu üzere giden birisiydi.” Taşköprüzade "Miftahu Dari's-Saade”de[8]: "Dinde sahih akideye sahipti” der.
MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ
"Yakın arkadaşlarımdan bir grup ilim öğrenmek için bana gelerek vahyin işaret ettiği anlamlar ve âyetlerin tefsiri ile ilgili bir kitap yazmamıistediler. Allah'ın yardımını ve kolaylaştırmasını dileyerek, Rasûlullah'ın da (sallallâhu aleyhi ve sellem) vasiyetine uyarak onların isteklerine icabet ettim. Zira Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) Ebû Said el-Hudri'nin (radıyallâhu anh) rivâyet ettiğine göre şöyle demektedir: "Yeryüzünün başka bölgelerinden insanlar size gelir ve dini anlayıp öğrenmek isterler. Böyle kimseler size geldiklerinde onlarla ilgilenip kendilerine güzel davranın.”[9]İlmi derlemek konusunda selefin yoluna tâbi olarak, bizden sonrakilere ilim bırakmak amacıyla bu kitabı yazdım. Yaptığım, öncekilerin ortaya koyduklarına yeni bir şeyler katmak değildir. Aradan uzun bir süre geçip, ilim talep edenlerin ciddiyetleri ve gayretleri azaldığında ortaya çıkan yenilenme ihtiyacına cevap vermesi amacıyla uyarmak ve teşvik etmek için yapılan bir çalışmadır.
Benden istekleri üzerine, Allah'ın en güzel şekilde yardım etmesiyle, uzun ve bıktırıcı olmadığı gibi, kısa ve anlaşılmaz da olmayan bir kitap ortaya koydum. Okuyanlara faydalıolmasını diliyorum.
Kitapta, İmam Ebû Nasr Muhammed İbn Ahmed İbn Ali el-Mervezi'den tilaveten ve rivâyeten okuduğum üzere, meşhur olan kişilerin kıraatlerini ve tercihlerini zikrettim.
Kıraatleri ittfakla caiz olduğundan bu kimselerin kıraatlerini zikrettim. Âyetlerin tefsiriyle uyumlu olan veya bir hükümle ilgili olan hadisleri zikrettim. Şüphesiz Kitap, sünnetin açıklamasını gerektirir. Dinle ilgili olan işler ve şeriat bu ikisi üzerine kuruludur. Bu hadisler, hadis imamlarıve hafızlarının kitaplarındandır. Münker olan ve tefsire uygun olmayan hadisleri kitabıma almadım. Bu ilmi isteyen kimseler için mübarek olmasını diliyorum. Başarı Allah'tandır.
Yayına Hazırlayanlarınİzlediği Yöntem
Bu değerli eseri yayına hazırlamada izlediğimiz adımları şu şekilde sıralayabiliriz:
1- Baskıya hazırladığımız metin, müellifin yazmış olduğu asıl metin olduğuna kanaat getirdiğimiz metindir. Bunu yaparken tahkikte el yazmasınüshalardan birini esas aldık. Asıl nüshayı esas almakla birlikte "B” nüshasıyla da karşılaştırdık. Herhangi bir kelimede farklılık olduğunda asıl nüshadakinin doğru olmadığına kanaat getirdiğimizde, doğru olanı yazıp bunun asıl nüshada farklı olduğunu dipnotta belirttik. Bazı kelimelerde manayı etkilemeyen farklar olduğunda[10], kitabın hacminin büyümemesi ve gereksiz ayrıntılarla dipnotları çoğaltmamak için bunlara dipnotta işaret etmedik.
2- Müellifin, âyetlerin tefsirinde delil olarak getirdiği âyetlerin hangi sûrede geçtiği ve âyet numaralarını ekleyerek asıl tefsir edilen âyetlerden ayırt edilmesi için farklıparantez kullanarak yazdık.
3- Metinde geçen Rasûlullah'ın (sallallâhu aleyhi ve sellem) hadislerinin ayrıntılıolarak tahricini yaptık, kitap, bâb, cüz ve sayfa numaralarını verdik ki gerektiği durumlarda asıl kaynaklardaki geçtiği yerlere kolayca ulaşılabilsin.
Eğer hadis Sahihayn'da veya bunlardan birinde ise sadece bu kaynaktaki yerini vermekle yetindik. Zira bu ikisinde geçen hadislerin sahihliği kabul edilen bir şeydir. Ümmet bu iki hadis kaynağını sahih olarak kabul etmiştir. Ancak eğer hadis bu ikisinde geçmiyor da diğer kaynaklarda geçiyorsa, örneğin sünenlerde, musannaflarda veya müsnedlerde geçiyorsa, âlimlerin hadis hakkındaki tenkitlerini aktardık. Örneğin hafız İbn Hacer, Munzirî, Heysemî ve diğerlerinin görüşlerini aktardık. Zayıf ve uydurma hadislerin –ki bunlar çok azdır- hükmünü ve illetlerini ayrıntılı olarak aktardık.
Hadisler Sahihayn'da veya diğerlerinde olsun, musannıf (Beğavî) bunu "Şerhu's-Sünne” adlı kitabında tahric etmişse oradaki yerine de işaret ettik. Bunu yaparken, hadislerin senetlerindeki ravi zinciriyle ilgili birçok hatayı da düzeltme imkanı bulduk. Ayrıca bu Beğavî'nin hadis ve onun anlamıyla ilgili görüşlerini de anlamayı kolaylaştırmışolmaktadır.
4- Esbabı Nüzûl ile veya âyetlerin nüzûlü ile ilgili rivâyetleri, bunların hadis kitaplarındaki, Esbabı Nüzûl kitaplarındaki ve diğer tefsir kitaplarındaki kaynaklarını belirttik: ed-Durru'l-Mensur, Tefsiru't-Taberî ve Tefsiru İbn Kesir gibi.
5- Bir görüşün tercih edilmeyen görüş olduğunu bildirmek veya İsrailiyyattan olan rivâyetlere dikkat çekmek gerektiğinde bununla ilgili dipnotlar düştük.
6- Okuyucuya, okumayı ve anlamayı kolaylaştırmak amacıyla metnin düzenini, noktalama işaretlerini tekrar gözden geçirdik ve gereken değişiklikleri yaptık.
7- Kitaptan daha kolay faydalanılabilmesi, bir âyetin tefsirinin aranmasıdurumunda daha çabuk ulaşılması için sayfanın üst kısmına sûre ismi ve cüz rakamını koyduk.
Yaptığımız çalışmanın mükemmel olduğunu iddia etmiyoruz. Belki çalışmanın birkaç kez daha gözden geçirilmesi gerekmektedir. Allah nasip ederse, araştırmacı kardeşlerimizin yardımı ve yapacaklarıdüzeltmelerle bu çalışmamızı sonraki baskılarda daha da düzeltilmiş şekilde yayınlayabiliriz.
"Hak etmediğimiz halde nimetini bize bağışlayan, gereken şükrü yerine getirmeyip kusur ettiğimiz halde bize olan nimetinin devam etmesini sağlayan, bizleri insanlar arasından çıkarılmış en hayırlı ümmete mensup kılan Allah'tan, bize kitabını ve nebisinin sünnetini anlamayı sağlayacak bir anlayış, onun hakkını eda edebilmeyi ve nimetinin artmasını sağlayacak söz ve amel nasip etmesini istiyoruz. [11]
Allah'tan bu amelimizi kabul etmesini, bunu sırf kendi rızası için kılmasını, muhlis olan kullarına verdiği karşılıkla bizi mükâfatlandırmasını diliyoruz.
Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah'adır.
Tahkik edenler
BU TEFSİR HAKKINDA İBN TEYMİYYE'NİN GÖRÜŞÜ
Allameİbn Teymiyye şöyle der: "Beğavî'nin tefsiri, Sa'lebî'nin tefsirinin muhtasarıdır. Ancak o tefsirini uydurma hadislerden ve bid'at fikirlerden korumuştur.” Kendisine "ez-Zemahşeri'nin tefsiri mi, Kurtûbî'nin tefsiri mi yoksa Beğavî'nin tefsiri mi ‘Kitap ve Sünnet'e daha uygundur?” diye sorulduğunda: "Hakkında sorulan üç tefsirin bid'atlerden ve zayıf hadislerden en uzak olanı Beğavî'nin tefsiridir”[12]demiştir.
[1] Es-Sem'âni ‘el-Ensab' adlı eserinde bunun aslın hilafına türetilmiş şâz (kural dışı) bir nisbet olduğunu söyler.
[2] Müslim 4/2654.
[3] Beğavî,Şerhu's-Sünne, 1/166-171
[4] Buradaki anlamıyla "Te'vil”: Sözü, geçerli bir delil bulunmaksızın açık anlamından, tercih edilmeyen başka bir anlama çevirmektir.(Çev)
[5] Teşbih: Benzetmek demektir. Benzetilen iki şey arasından birçok yönden eşitlik bulunmasıgerekir.(Çev)
[6] Temsil: Örneklendirmek demektir. İki şey arasında her yönden denklik bulunmasıgerekir.(Çev)
[7] 1/310.
[8] 2/102.
[9] Tirmizî, el-İlm, 7/409-410, "Bu hadisi, Ebû Harun el-Abdi'nin rivâyeti dışındaki bir yoldan bilmiyoruz” der. Ebû Harun el-Abdi'nin adı, İmara b. Cuveyn'dir, metruktur, yalancılıkla itham edilmiştir ve şiidir, el-Cerhu ve'-Ta'dil, 6/363; el-Mizan, 3/173; Tehzibu't-Tehzib, 7/262; ed-Duafâ ve'l-Metrukin, s.192; Takribu't-Tehzib; Lisanu'l-Mizan, 7/321; İbn Mâce, Mukaddime'sinde tahric etmiştir, 1/91-92, yine bu hadisi Ebû Hureyre'den tahric etmiştir, senedinde el-Muallâ b. Hilal vardır, Ahmed, İbn Main ve başkaları onun yalancı olduğunu söylemişlerdir, birçok kişi onun hadis uydurmacısı olduğunu söylemiştir, bkz. el-Cerhu ve't-Ta'dil, 8/331; el-Muğni, 2/671; el-Mizan, 4/152; et-Takrib; Tehzibu't-Tehzib, 10/240; Lisanu'l-Mizan, 7/394.
[10] Örneğin atıf yaparken ‘fâ' harfi yerine ‘vav' harfinin kullanılması gibi.
[11] İmamŞafiî'nin er-Risale adlı kitabının girişinden: s.19.
[12] Fetâva, Şeyhu'l-İslâm İbn Teymiyye, 13/386.
Dr. Osman Cuma Dumeyriyye
Suleyman Musellem el-Haraş
İmam Beğavî'nin Hayatı
İmam, hafız, fakih, müçtehid, muhyissünne, Ebû Muhammed el-Huseyn İbn Mesud İbn Muhammed el-Ferrâ el-BeğavîŞafiî'dir. Ruknuddin lakabını almıştır.
Allah'ın yüce kitabına ve nebisinin sünnetine hizmet etmişâlimlerdendir. Bunlarla ilgili ilimleri öğrenmeye ve öğretmeye, bu ilimlerin hazinelerini ortaya çıkarmaya ve bu ilimlerle ilgili eserler telif etmeye kendisini vermiştir.
"Beğavî” ismi kendisine Horasan'da Merv ve Herat arasında ‘Bağ' veya ‘Bağşur' denilen beldeye nisbetle verilmiştir.[1]Ayrıca Kürk alıp sattığı için kürkçü anlamında olan "Ferrâ” ismiyle de anılmıştır.
Doğum Tarihi:
Hayatını aktaran eserlerde doğduğu yıl ile ilgili bilgi verilmemektedir. Sadece Yakut el-Hamevi ‘Mucemu'l-Buldan'da Hicri 433 yılında doğduğunu söylemiştir. Ancak ez-Zirikli ‘el-A'lam'da Hicri 436 yılında doğduğunu söyler.
Vefatı:
Hicri 516 yılında şevval ayında Horasan bölgesinde bir şehir olan Mervurruz'da yetmişli yaşlarında iken vefat etmiş, Şeyhi KadıHuseyn'in yanına defnedilmiştir.
Akidesi:
İmam Beğavî, Kitap ve Sünnet'e bağlı kalan selefi salihin imamlarındandır. İtikad konularında, özellikle de Allah'ın isim ve sıfatlarıyla ilgili konularda Ehli Sünnet âlimlerinin metoduna bağlı kalmıştır. Bununla ilgili bazı örnekler verelim: Müslim'in kader konusunda "Allah'ın kalpleri istediği gibi çevirmesi” bâbında[2]rivâyet ettiği hadisle ilgili olarak şöyle der:[3]
"Hadiste zikredilen parmak ifadesi Allah'a ait bir sıfattır. Kitap ve sünnette Allah'ın sıfatlarıyla ilgili olarak bu kabilden zikredilen her şey bu şekilde kabul edilir. Örneğin nefs, vech (yüz), ayn (göz), yed (el), ricl (ayak), el-ityan ve el-mecî (geliş), en-nüzûl (dünya semasına inişi), el-istiva (Arş'a istiva etmesi), ed-dahk ve'l-ferah (gülmek ve sevinmek) ve zikredilen bu gibi şeylerin hepsi Allah'u Teâlâ'nın sıfatlarındandır. Vahiy yoluyla bunlar bize ulaşmıştır, bunlara iman etmek, bunları zahirleri üzere, olduğu gibi, te'vil[4]etmeksizin, teşbihte[5]bulunmaksızın, Allah'ın hiçbir şeyde yaratılanlara benzemeyeceğine, zatı yaratılmışlara benzemediği gibi sıfatlarının da onlara benzemeyeceğine inanarak kabul etmek vâciptir. "Onun benzeri yoktur, o semi' (işiten)dir, basir (gören)dir.”
Ümmetin ilkleri ve Ehli Sünnet âlimleri bu yol üzere yürüdüler. Allah'ın sıfatlarını olduğu gibi kabul edip iman ettiler, te'vile ve temsile[6]sapmadılar. Bu sıfatların hakikatini bilmeyi ise Allah'a havale ettiler” der ve bu konuda Ehli Sünnet âlimlerinin sözlerini aktarır.
Beğavî'nin biyografisini yazan âlimlerin söyledikleri de bu doğrultudadır. İbn Şehbe, "et-Tabakâtu'ş-Şafiîyye”de[7]onun hakkında şöyle der: "Alim, ilmiyle amel eden ve selef âlimlerin yolu üzere giden birisiydi.” Taşköprüzade "Miftahu Dari's-Saade”de[8]: "Dinde sahih akideye sahipti” der.
MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ
"Yakın arkadaşlarımdan bir grup ilim öğrenmek için bana gelerek vahyin işaret ettiği anlamlar ve âyetlerin tefsiri ile ilgili bir kitap yazmamıistediler. Allah'ın yardımını ve kolaylaştırmasını dileyerek, Rasûlullah'ın da (sallallâhu aleyhi ve sellem) vasiyetine uyarak onların isteklerine icabet ettim. Zira Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) Ebû Said el-Hudri'nin (radıyallâhu anh) rivâyet ettiğine göre şöyle demektedir: "Yeryüzünün başka bölgelerinden insanlar size gelir ve dini anlayıp öğrenmek isterler. Böyle kimseler size geldiklerinde onlarla ilgilenip kendilerine güzel davranın.”[9]İlmi derlemek konusunda selefin yoluna tâbi olarak, bizden sonrakilere ilim bırakmak amacıyla bu kitabı yazdım. Yaptığım, öncekilerin ortaya koyduklarına yeni bir şeyler katmak değildir. Aradan uzun bir süre geçip, ilim talep edenlerin ciddiyetleri ve gayretleri azaldığında ortaya çıkan yenilenme ihtiyacına cevap vermesi amacıyla uyarmak ve teşvik etmek için yapılan bir çalışmadır.
Benden istekleri üzerine, Allah'ın en güzel şekilde yardım etmesiyle, uzun ve bıktırıcı olmadığı gibi, kısa ve anlaşılmaz da olmayan bir kitap ortaya koydum. Okuyanlara faydalıolmasını diliyorum.
Kitapta, İmam Ebû Nasr Muhammed İbn Ahmed İbn Ali el-Mervezi'den tilaveten ve rivâyeten okuduğum üzere, meşhur olan kişilerin kıraatlerini ve tercihlerini zikrettim.
Kıraatleri ittfakla caiz olduğundan bu kimselerin kıraatlerini zikrettim. Âyetlerin tefsiriyle uyumlu olan veya bir hükümle ilgili olan hadisleri zikrettim. Şüphesiz Kitap, sünnetin açıklamasını gerektirir. Dinle ilgili olan işler ve şeriat bu ikisi üzerine kuruludur. Bu hadisler, hadis imamlarıve hafızlarının kitaplarındandır. Münker olan ve tefsire uygun olmayan hadisleri kitabıma almadım. Bu ilmi isteyen kimseler için mübarek olmasını diliyorum. Başarı Allah'tandır.
Yayına Hazırlayanlarınİzlediği Yöntem
Bu değerli eseri yayına hazırlamada izlediğimiz adımları şu şekilde sıralayabiliriz:
1- Baskıya hazırladığımız metin, müellifin yazmış olduğu asıl metin olduğuna kanaat getirdiğimiz metindir. Bunu yaparken tahkikte el yazmasınüshalardan birini esas aldık. Asıl nüshayı esas almakla birlikte "B” nüshasıyla da karşılaştırdık. Herhangi bir kelimede farklılık olduğunda asıl nüshadakinin doğru olmadığına kanaat getirdiğimizde, doğru olanı yazıp bunun asıl nüshada farklı olduğunu dipnotta belirttik. Bazı kelimelerde manayı etkilemeyen farklar olduğunda[10], kitabın hacminin büyümemesi ve gereksiz ayrıntılarla dipnotları çoğaltmamak için bunlara dipnotta işaret etmedik.
2- Müellifin, âyetlerin tefsirinde delil olarak getirdiği âyetlerin hangi sûrede geçtiği ve âyet numaralarını ekleyerek asıl tefsir edilen âyetlerden ayırt edilmesi için farklıparantez kullanarak yazdık.
3- Metinde geçen Rasûlullah'ın (sallallâhu aleyhi ve sellem) hadislerinin ayrıntılıolarak tahricini yaptık, kitap, bâb, cüz ve sayfa numaralarını verdik ki gerektiği durumlarda asıl kaynaklardaki geçtiği yerlere kolayca ulaşılabilsin.
Eğer hadis Sahihayn'da veya bunlardan birinde ise sadece bu kaynaktaki yerini vermekle yetindik. Zira bu ikisinde geçen hadislerin sahihliği kabul edilen bir şeydir. Ümmet bu iki hadis kaynağını sahih olarak kabul etmiştir. Ancak eğer hadis bu ikisinde geçmiyor da diğer kaynaklarda geçiyorsa, örneğin sünenlerde, musannaflarda veya müsnedlerde geçiyorsa, âlimlerin hadis hakkındaki tenkitlerini aktardık. Örneğin hafız İbn Hacer, Munzirî, Heysemî ve diğerlerinin görüşlerini aktardık. Zayıf ve uydurma hadislerin –ki bunlar çok azdır- hükmünü ve illetlerini ayrıntılı olarak aktardık.
Hadisler Sahihayn'da veya diğerlerinde olsun, musannıf (Beğavî) bunu "Şerhu's-Sünne” adlı kitabında tahric etmişse oradaki yerine de işaret ettik. Bunu yaparken, hadislerin senetlerindeki ravi zinciriyle ilgili birçok hatayı da düzeltme imkanı bulduk. Ayrıca bu Beğavî'nin hadis ve onun anlamıyla ilgili görüşlerini de anlamayı kolaylaştırmışolmaktadır.
4- Esbabı Nüzûl ile veya âyetlerin nüzûlü ile ilgili rivâyetleri, bunların hadis kitaplarındaki, Esbabı Nüzûl kitaplarındaki ve diğer tefsir kitaplarındaki kaynaklarını belirttik: ed-Durru'l-Mensur, Tefsiru't-Taberî ve Tefsiru İbn Kesir gibi.
5- Bir görüşün tercih edilmeyen görüş olduğunu bildirmek veya İsrailiyyattan olan rivâyetlere dikkat çekmek gerektiğinde bununla ilgili dipnotlar düştük.
6- Okuyucuya, okumayı ve anlamayı kolaylaştırmak amacıyla metnin düzenini, noktalama işaretlerini tekrar gözden geçirdik ve gereken değişiklikleri yaptık.
7- Kitaptan daha kolay faydalanılabilmesi, bir âyetin tefsirinin aranmasıdurumunda daha çabuk ulaşılması için sayfanın üst kısmına sûre ismi ve cüz rakamını koyduk.
Yaptığımız çalışmanın mükemmel olduğunu iddia etmiyoruz. Belki çalışmanın birkaç kez daha gözden geçirilmesi gerekmektedir. Allah nasip ederse, araştırmacı kardeşlerimizin yardımı ve yapacaklarıdüzeltmelerle bu çalışmamızı sonraki baskılarda daha da düzeltilmiş şekilde yayınlayabiliriz.
"Hak etmediğimiz halde nimetini bize bağışlayan, gereken şükrü yerine getirmeyip kusur ettiğimiz halde bize olan nimetinin devam etmesini sağlayan, bizleri insanlar arasından çıkarılmış en hayırlı ümmete mensup kılan Allah'tan, bize kitabını ve nebisinin sünnetini anlamayı sağlayacak bir anlayış, onun hakkını eda edebilmeyi ve nimetinin artmasını sağlayacak söz ve amel nasip etmesini istiyoruz. [11]
Allah'tan bu amelimizi kabul etmesini, bunu sırf kendi rızası için kılmasını, muhlis olan kullarına verdiği karşılıkla bizi mükâfatlandırmasını diliyoruz.
Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah'adır.
Tahkik edenler
BU TEFSİR HAKKINDA İBN TEYMİYYE'NİN GÖRÜŞÜ
Allameİbn Teymiyye şöyle der: "Beğavî'nin tefsiri, Sa'lebî'nin tefsirinin muhtasarıdır. Ancak o tefsirini uydurma hadislerden ve bid'at fikirlerden korumuştur.” Kendisine "ez-Zemahşeri'nin tefsiri mi, Kurtûbî'nin tefsiri mi yoksa Beğavî'nin tefsiri mi ‘Kitap ve Sünnet'e daha uygundur?” diye sorulduğunda: "Hakkında sorulan üç tefsirin bid'atlerden ve zayıf hadislerden en uzak olanı Beğavî'nin tefsiridir”[12]demiştir.
[1] Es-Sem'âni ‘el-Ensab' adlı eserinde bunun aslın hilafına türetilmiş şâz (kural dışı) bir nisbet olduğunu söyler.
[2] Müslim 4/2654.
[3] Beğavî,Şerhu's-Sünne, 1/166-171
[4] Buradaki anlamıyla "Te'vil”: Sözü, geçerli bir delil bulunmaksızın açık anlamından, tercih edilmeyen başka bir anlama çevirmektir.(Çev)
[5] Teşbih: Benzetmek demektir. Benzetilen iki şey arasından birçok yönden eşitlik bulunmasıgerekir.(Çev)
[6] Temsil: Örneklendirmek demektir. İki şey arasında her yönden denklik bulunmasıgerekir.(Çev)
[7] 1/310.
[8] 2/102.
[9] Tirmizî, el-İlm, 7/409-410, "Bu hadisi, Ebû Harun el-Abdi'nin rivâyeti dışındaki bir yoldan bilmiyoruz” der. Ebû Harun el-Abdi'nin adı, İmara b. Cuveyn'dir, metruktur, yalancılıkla itham edilmiştir ve şiidir, el-Cerhu ve'-Ta'dil, 6/363; el-Mizan, 3/173; Tehzibu't-Tehzib, 7/262; ed-Duafâ ve'l-Metrukin, s.192; Takribu't-Tehzib; Lisanu'l-Mizan, 7/321; İbn Mâce, Mukaddime'sinde tahric etmiştir, 1/91-92, yine bu hadisi Ebû Hureyre'den tahric etmiştir, senedinde el-Muallâ b. Hilal vardır, Ahmed, İbn Main ve başkaları onun yalancı olduğunu söylemişlerdir, birçok kişi onun hadis uydurmacısı olduğunu söylemiştir, bkz. el-Cerhu ve't-Ta'dil, 8/331; el-Muğni, 2/671; el-Mizan, 4/152; et-Takrib; Tehzibu't-Tehzib, 10/240; Lisanu'l-Mizan, 7/394.
[10] Örneğin atıf yaparken ‘fâ' harfi yerine ‘vav' harfinin kullanılması gibi.
[11] İmamŞafiî'nin er-Risale adlı kitabının girişinden: s.19.
[12] Fetâva, Şeyhu'l-İslâm İbn Teymiyye, 13/386.